Bazılarının daha eşit olduğu bir dünyada yaşadığımızın farkındayız. Ancak karanlığa kızmak yerine, bir mum yakacak gençler için buradayız. Hiçbir şey değişmesin diye her şeyin değiştirildiği bu çağda, her şey biz yaşarken oluyor. Tufan kopuyor ve dünya her gün yeniden kuruluyor. “Bildiğimiz dünyanın sonu geldi… Ne yöne gideceğimizi tam olarak bilmeden, kapkaranlık bir ormanın tam ortasındayız.” derken Wallerstein, henüz Covid-19 yoktu. Kendini her şeye muktedir gören insanların, şirketlerin, devletlerin bir virüs karşısında bu kadar aciz kalabileceğini henüz tecrübe etmemiştik. Muhtemelen daha önce de ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ denmiştir. Her şeyini bildiğimizi zannettiğimiz dünya, bize her geçen gün yeni bir yüzünü göstermeye ve bizi şaşırtmaya devam ediyor. Her gün yeni bir dünyaya uyanıyor, yeni bilgiler öğreniyor, bu karanlık ormanda yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Paradoks ve çelişkilerle dolu, ışık hızıyla akan modern hayatın hepimizi önüne katıp sürüklediği bir dönemdeyiz. Dijital ayak izlerimizle yaşadığımız her anın izlenebildiği, sürekli denetim altında olduğunu hissettiğimiz bir hayatı yaşamaya mecbur bırakılmış gibiyiz. Hayatımızın ne kadar sanal, ne kadar gerçek olduğunu çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Katı olan her şey buharlaşırken, tufandan kurtuluşumuzun da bizi biz yapan değerlerde gizli olduğunu biliyoruz. Ancak ayağa kalkarak üzerimizdeki deli gömleğinden kurtulmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Gölge oyunundan çıkarak gerçek güneşi görecek ve şehrin insanlarına koşarak gelip hakikati söyleyecek gençlerimizin olduğunun farkındayız.
Öğrencilerimizin teknik ve mesleki yeterlilikleri yanında, toplumsal sorumluluğunun farkında olan, inisiyatif alabilen ve toplumun ufkunu açabilecek entelektüel bireyler olmasını arzuluyoruz. İletişim bilimi içinde olduğumuzu unutmadan, ekonomiden sosyolojiye, psikolojiden siyasete, tarihten hukuka, felsefeden istatistiğe kadar birçok sosyal bilim alanından beslenen donanımlı iletişim profesyonelleri yetiştirme çabasında olacağız. Küreselleşmenin dayattığı güncel dili yakalamak kadar, gerçek gündemi okuyabilme, analiz edebilme ve yorumlama kabiliyetini gözden kaçırmayacağız. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri yakından izlemek ve araştırmak kadar, uygulama ve beceri kazanmayı da ihmal etmeyeceğiz.
Öğrencilerimizi, ulusal ve uluslararası iletişim eğitim müfredatlarını yakından takip ederek, yerelden küresele iletişim becerisi isteyen her sektörde görev alabilecek yetkinlikte mezun etmek istiyoruz. Bunun için teorik ve uygulamalı derslerimizi öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, meslek mensupları ve sektör paydaşlarıyla şekillenen öğrenci odaklı, fırsat eşitliğine önem veren, etkin öğrenim odaklı bir müfredatı hayata geçireceğiz. Değişen sektör şartları ve teknolojik yenilikleri takip ederek seçmeli derslerin sayısını artıracak, belli alanlarda uzmanlaşmalarını sağlayacağız.
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Gazetecilik, Radyo-Televizyon ve Sinema ile İletişim Tasarımı ve Medya olmak üzere 4 bölümü bulunan, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren öğrenci kabul etmeye başlamış çok genç bir fakülteyiz. Ancak binden fazla öğrencimizle sektörde önemli bir boşluğu dolduracak potansiyelimiz var. İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli gibi büyükşehirlere çok yakın olan modern ve teknolojik altyapısı mükemmel üniversitemiz, Yaşayan Kampüsümüz ve yüzlerce öğrencimizle yeni arkadaşlarımızı da karşılamaya hazırız.
Annem, ‘nar cennet meyvesi’ der ve narın içindeki tanelerden sadece birinin cennetten geldiğini söylerdi. Cennetten gelmiş olma ihtimaline karşı, her birine aynı özeni göstermemi öğütlerdi. Kim bilir, belki de daha yaşanası bir dünya için ışık olacak gençlerden biri Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri içindedir!
Yeni dünyaya söyleyecek sözü olan cesur gençler yetiştirmeye talibiz. Her baharın bir çiçekle başladığını bilerek, değişimin kendimizden başladığını unutmadan, dünyayı değiştirmeye talip olacak yüzlerce gencimizle buradayız.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Prof. Dr. Yusuf ADIGÜZEL
Dekan
